26 Ekim 2011 Çarşamba

Ben "DÜNYA"yım

Aynanın sırlarında kendimin seyrindeyim.
Omuzlarımda bir ağırlık
yüzüme sinmiş yorgun ve endişeli ifade..

Fazlayım sanki!
At kuyruğu yaptığım saçımdan başlıyorum işe,
parmak uçlarımla çekip çıkartırken lastik tokayı, hafiflediğimi hissediyorum.
Soyunmalıyım, evet soyunmalıyım!

Giysilerimi çıkarıyorum, yetmiyor.


Daha!

Seçtiğim / seçemediğim halde üzerime yapışan her şeyi...

Cinsiyetim...

Adım hatta bir türlü sabitleyemediğim soy adım :)

Ailem, akrabalarım...

Doğduğum yer, doğum günüm...

Dinim, uyruğum, dilim...

Ekononik gücüm, mesleğim... 

Siyasi görüşüm...

Çıkıntılı karakterim...

Soyunurken zorlandığım, Beşiktaş'ımı...


Bana ait olduğunu sanıp, körü körüne sahiplendiğim her şey...
Her şeyden vazgeçip, bir kez daha seyrettim kendimi. 
Irksızım, milliyetsiz, cinsiyetsiz, dilsiz ve dinsiz...
Hafiflemiş...Yalın...Öz...İnsan...Dünyalı...

Dünyaya geldiğimiz ilk andaki gibi sadece dünyalı ve sade İNSAN...



Birini sevebilmek için bana benzemesi gerekmediğini gördüm.
Bütün kimliklerden, bütün öğretilerden arınınca bulduğum özün,
ne kadar derinde olursa olsun aslında hep var olduğunu anladım.



Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın, tüm acılarda üzülecek o öz...
Yardıma koşmak için koşul aramayacak o öz...
Dünyanın geçiciliğini bilip, mutlu olmaya değil mutlu etmeye çabalayacak olan o öz...
Asıl güzelliğin, güzelleştirmekten geçtiğini bilen o öz...


"Ama" ile başlayan cümlelerim yok artık.
Soyundum, dünyaya değdi tenim, "dünya" oldum.


Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder