3 Temmuz 2012 Salı

HAZİRAN CETVELİ

Haziran...
Karne sevinci, yaz tatili, saatlerce sokakta oyun oynayabilmek,
gülümseyen güneş, mutlu yüzler, ayaklarımın üşümemesi demekti.

İlkokulda öğrendiğimiz Rakım Çalapala'nın "12 ay" şiirindeki gibiymiş oysa haziranlar.
"Haziranda yaz başlar, dağılır arkadaşlar"

1983 Haziran- Neredeyse bütün ailemi trafik kazasında kaybediyordum.
1999 Haziran- Annannemi (Anneanne diil, büyükanne hiç diil, evet evet annannnn-nee) kaybettim.
2007 Haziran- Köprüden önceki son çıkıştan çıkabildim. Ama ruhumu uzun süre onaramadım.
2011 Haziran- Bir kez daha bıraktım acının alkışlarına kendimi...
2012 Haziran- Babacığım ellerimden kaydı gitti, tutamadım :(

Ve şimdi de yıllarca beklediğimi, "buldum" derken yine kaybediyorum. Giderayak, son gününde bile...
Yine Haziran, yine yürekte başka bir hazan.


İşte uğursuz  "Haziran Cetveli"

  8 Haziran   632- Hz. Muhammed'in vefatı.
 
  2 Haziran   662- Yunan adalarından 3 tanesi bir depremle yok oldu.

  2 Haziran 1328- Filipinler'de bir depremle 9 ada ve adacık yok oldu.

  3 Haziran 1098- Birinci Haçlı Seferi

  7 Haziran 1099- Birinci Haçlı Seferi (Kudüs Kuşatması)

  8 Haziran 1783- İzlanda'da Laki Yanardağı 8 ay süreyle püskürdü. 7 yıl açlık, 9000 ölü.

27 Haziran 1893- New York Borsası çöktü.

15 Haziran 1896- Japonya'da 22 bin kişinin ölümüne yol açan tsunami.

  3 Haziran 1912- Büyük İstanbul yangını.

10 Haziran 1916- Mekke, Arap İsyanı ile Arapların eline geçti.

  5 Haziran 1923- Şile'de 750 ev, 100 dükkan, cami ve kiliselerin zayi olduğu yangın.

14 Haziran 1936- Maksim Gorki vefatı.

10 Haziran 1940- İkinci Dünya Savaşı.

  7 Haziran 1943- İstanbul'da tifüs salgını.

16 Haziran 1950- Türkçeleştirilmiş ezanın, tekrar arapça okunması yönünde yasa kabul edildi.

  1 Haziran 1952- Berlin ikiye bölündü.

  9 Haziran 1952- Bülent Ersoy dünyaya geldi.

10 Haziran 1960- Celal Bayar ve Adnan Menderes yargılanmak üzere Yassıada'ya götürüldü.

  3 Haziran 1963- Büyük usta Nazım Hikmet Ran'ın vefatı.


14 Haziran 1964- Nelson Mandela ömür boyu hapse mahkum edildi.


17 Haziran 1967- Çin Halk Cumhuriyeti ilk hidrojen bombasını test etti.

27 Haziran 1978- Anayasa Mahkemesi'ne bomba atıldı. Benzin kıtlığı yaşandı.

  3 Haziran 1989- Pekin'de Tiananmen Meydanı'nda 2 bin civarında öğrenci öldü.

  4 Haziran 1994- İki heykeli, Türk örf ve adetlerine uygun olmadığı gerekçesiyle kaldırtan Ankara Bld. Bşk.                           Melih Gökçek 
"Böyle sanatın içine tükürürüm" dedi.

25 Haziran 2005- Kazım Koyuncu vefatı.

25 Haziran 2009- Michael Jackson vefatı.

http://www.youtube.com/watch?v=VRrETIvECWY&feature=related
Yar... Gidiyor musun? Gitme!
http://www.youtube.com/watch?v=JbCdMGLYA9E
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor.

Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY   


3 Nisan 2012 Salı

SİZİN HİÇ?

SİZİN HİÇ BABANIZ OLDU MU?

Benim bir kere oldu, oluverdi.
Oysa ne çok istemiştim de...
Olmamıştı.

Okul kapılarında beklemiştim, küçücüktüm.
Gelmedi.
Üniversite sınavından çıktığımda gözüm ne çok aramıştı.
Gelmemişti.
İlk gençlik zamanlarımda geçirdiğim ciddi ameliyat sonrası...
Yine yoktu.
Gelinliğime bağlanan kırmızı kuşak...
O'nun eli değmedi.
Anne olduğumda erittim içimdeki buzdağını,
Geldi, gördü, yine gitti.

Kolay öğrenildiği için belki, benim de ilk kelimem "baba"ydı.
Büyüdüğümde evleneceğim adamdı.
Anneme sarıldığında kıskandığım,
"Beni ne kadar seviyorsun?" dediğinde,
aşık utangaçlığına bürünüp
"Seni yevvvvmiyom" dediğim...

- Anneee, babam ne zaman gelecek?
Takvimden gün gün yaprakları kopartan annem,
daha önceden işaretlediği yaprağı gösterdi.
- 20 Nisan
- Yaa, ama daha çok var.
Bütün yaprakları kopartıp, atmıştım.
GELSİNDİ artık...
Gelmemesi için bir engel kalmamıştı işte;
Gelsindi...

Biliyor musun baba?
Hala o yapraklı takvimlerden,
hatta zamanı gösteren her şeyden
nefret ediyorum.

Sen gelirdin, evimiz bayram yeri olurdu.
Elindeki küçücük valizden kocaman gülümsemelerimiz çıkardı.
Yürüyen, şarkı söyleyen bebekler
Mini minnacık tv, radyo
Çeşit çeşit sakız, çikolata, şekerleme
Kalemtraşlar, kokulu kalemler ve daha neler neler
Bir sen çıkmazdın içinden...
Baba sevgisi = Valiz sevgisi
"Ne getirdin?"


Sizin hiç babanız oldu mu?
Benim bir kere oldu, oluverdi.

Ellerime verdiler, küçücüktü, küçülmüştü.
Yemeğini yedirdim, altını değiştirdim.
Şarkılar söyledim, dinlettirdim.
Sevdiği sütlü çorbayı yaptım.
Tamamlanması gereken boşluklar vardı ilişkimizde;
O eksikleri "ben" tamamladım.
Kırılan kalbim, kırılan kemiklerinden önemli değilmiş.
Yarım bırakılan her iş,
bir gün mutlak tamamlanıyormuş.
Kırık dökük olmasan gelmezdin, biliyorum.
"Hoş geldin" 


Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY   

20 Mart 2012 Salı

(Ç)alıntı...


Başlamakmış gerekli olan
Sadece bir şeyler karalamadan yazabilmek için kağıdın üzerine
Saçmalamaksızın...
Kim neye göre yaşadı ki bu hayatta,
bana göre birileri yaşamlarını değiştirsin!
Değiştirmesin zaten kimse yaşamını,
alışkanlıklarını veya
düşüncelerini...
Değişmesin kimse
benim gibi bir ölümlü için
yaşanılası kısacık ömürde
bir tek saniyesini
Ve değiştirmeyeyim hiç kimse için
yaşanılası kısacık ömrümden
bir küçük saniyeyi;
"Alıp götürecekse hayatımdan
bir küçük tebessümle gülücükler dağıtabileceğim
ve sevgi verebileceğim bir saliseyi..."
(Ç)aldım evet...
Ama bi sor bakalım, niye çaldım? :)


Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY