27 Ocak 2012 Cuma

Sev "gil" ler

Okula başlama haliyle birlikte sosyalleşme de başlar.
Aile efradının dışında yeni insanların yaşam biçimleri, konuşmaları giriverir hayatımıza...
İlkokula başladığım günlerdi. Arkadaşlıkların oluşmaya başladığı, ufaktan ufaktan sohbetler edildiği günler..
Kızlardan biri neler yaptığını anlatıyordu ;
"Dün dayımgillere gittik, teyzemgiller de ordaydı. Çok eğlendik."
Bön bön bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki, sordu :
"Ne oldu?"
"Dayımgil, teyzemgil dedin ya..Onu düşünüyordum, benim hiç öyle akrabam yok.
Yani tam olarak kim oluyor bu dayıngiller?"
"Aaa! Bilmiyor musun? Hahhahha...Dayım, onun eşi, çocukları falan dayımgiller oluyor işte"
"Hımm.."

"Gil" takısını ilk kez duymuştum. Komiğime gitmişti doğrusu :)

Benim edinebildiğim tek gil, sev-gil-i oldu.
Kızıp söylendiğimde döv-gül-ü derdim bi de...

Kimileri için heyecanla aylar öncesinden beklenen, planlar yapılan, hediyelerin havalarda uçuşacağı,
kırmızı kalplere, balonlara, ayıcıklara gark olacağımız, mıç mıç sevgili görüntülerine bakıp tiksineceğimiz yeni bir "Sevgililer Günü" daha geliyor. Hay bin kunduz!

Benim gibi hayatında biri olmayanlar, sevgilisi olmayanlar için 14 Şubat "hiç gelmese daha iyi olur" günlerinden biridir.
Mümkünse gelmesin hatta!

14 Şubat gelmesin...
Şubat 13 çeksin, geri kalan 15 Gün mart'a eklensin. Bana hayrı yok, bari kediler bayram etsin :)

Neyse, neyse...Gözümüz yok.
Sevin, sevinin, sevişin!
En özel hediyeyi almalıyım telaşından uzak, iki mısra da olsa bir şeyler karalayın onun için...
Sevdiği yemeği kendi ellerinizle yapın, ruhsuzca pahalı hediyeyi vermek yerine -saçlarını koklayın-



                                       

 

Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz"
Cemal SÜREYA

AMANN! SEV'GİL'İN Mİ VAR, DERDİN VAR ZATEN!

Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY  


10 Ocak 2012 Salı

TAHTEREVALLİ (aşk gibi)

İki kişilik bir oyundur aşk
Ve iki kişilik bir oyundur tahterevalli...

Tahterevalliye binmek çoğu kez teslim olmaktır. Aşk gibi...

Bir insanı tanımakla ilgilidir. Elinde yeterli veri olmaksızın güvenmek zorunda olduğun,
deneme-yanılma sonrasında gerçeği öğrenebileceğin iki kişilik bir oyundur. Aşk gibi...

HER ŞEY SENDE GİZLİ
Yerin çektiği kadar hafifsin.
...
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren
Sevdiğin kadar sevilirsin
Can YÜCEL

Karşındakine anlam yüklemek, yük yüklemektir. "Sana güveniyorum, güvenimi sarsma" demektir en kestirme yoldan. O yüzden yükü, taşıyabilecek olana yüklemek gerekir. Aşk gibi...

Ve bazen bir eliyle dengeyi sağlamak adına tahterevallinin ortasına bir başkası oturur.
İki kişilik başlayan oyunun, keyifsizleşmesine göz yummak istemediği için müdahale etmek ister.
Oysa aşk iki kişiliktir.
...
Çünkü hiçbir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.
Ataol BEHRAMOĞLU


İki ucunda bulunan oturaklara eşit ağırlıklara sahip kişiler oturduğunda anlam kazanır ancak...
Kahkahalar havada uçuşur;  dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar.
Birinin diğerinden ağır olduğu durumlarda, havada asılı kalmalar olur.
Bekletilir ilişki...
Daha kötüsü birdenbire ağırlığın zayıf olana yüklenmesidir ki zıplar yere düşer, zedelenir.
Aşk gibi...

Aklı selim olduğu düşünülen nice insan bile muzipleşiverir tahterevallide...
Bir anlık keyif için karşısındakini korkutarak keyif alır.
Aşk gibi...
Evet, dengenin sağlandığı durumlar o derece eğlenceli değildir, kabul...
Ama kesinlikle daha güvenlidir. Ve güven vazgeçilmezdir. Aşkta olduğu gibi...

Güven = Koşulsuz teslimiyet

Güvenle ilgili yapılan en güzel test, arkanızda duran birine kendinizi tamamen bırakabilmektir.
Birinin olduğunu ve düşmeyeceğini "bilmek" güvenme duygusunun temelidir.
Yalnız olmadığını "bilmek"
İnsanoğlu ancak "sonsuz" bildiğine sonsuz güvenir. Yani güven eyleminin "bilmek"le çevrili bir çemberi vardır.
Sonsuz bilgiye sahip olunduğu halde güven zemini oluşmadıysa, problem özgüvensizliktir.

Kendinden yola çıkmak...
"Ben kimseye güvenmem" diyen aslında en çok kendisinin yapabileceklerini bildiği için böyle söylemez mi?


Hani derler ya birini tanımak istiyorsan,
onunla çilingir sofrasında ya da tatilde bulunmalısın.
Tahterevalli de alternatif bir öğreticidir, fark edemediklerini görmek için fırsattır.
Aşk gibi...
Küçük keyifler uğruna ne kadar harcanabileceğini görmek acıtıcı olsa da,
gerçekler acıdır zaten...

Ya da...
Deneme! Yanılma :)

Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY 


5 Ocak 2012 Perşembe

MÜJDE! BİR FOBİNİZ OLDU

Yer yatağı
Çocukluğumda yatılı misafirden nefret ettiysem, bunun bir sebebi var elbet.
Yer yatakları açılır, misafir çocuklar senin yatağına kurulur, sen yere mahkum kalırsın.
Hele bir sabah yüzünde gezinen şeyi gözün kapalı ittikten sonra çıkan sesle birlikte
gözünü açıp baktığında, ters dönmüş koskocaman bir karafatmanın çırpınan ayaklarını gördüysen!!!
Çığlııııık!
İşte her şey böyle başladı. Fobim yani...

Müzik dersi
Ortaokula gidiyordum. Müzik hocamız aşırı titiz ve disiplinliydi. Müzik Odası terrtemiz, bal dök yala modeli.
"Flüt getirmeyeni derse almam, sıfırı da basarım" sözünün etkisiyle, bizden sonra dersi olan sınıftaki bir kızdan flüdü aldım.
Ders başladı. "Atatürk Ölmedi"yi çalıyoruz. Benim gibi koroda olan 8 kişi ayakta, diğerleri oturuyor.
Bir ara yerde bir karafatma gördüm, fobim olduğunu bilen kızlar hemen müdahale ettiler.
Parçayı çalıyoruz, bir tane daha...
Ben üflüyorum, üfledikçe bir tane daha...
Sırtı bize dönük olan hocanın da dikkatini çekmeyi başaran karafatmalar sınıfta salınıyorlar.
Benim bacaklar, tir tir titriyor. Çığlık atmamak için zor duruyorum.
Nerden geldiyse aklıma, flüdü şöyle bir salladım. Sallamaz olaydım!
3 adet daha böcek yere düşünce, çığlıklarımı bastırmamın da bir anlamı kalmamıştı.

Ayakkabı boyamak
Lise yılları...Spor ayakkabıların bembeyaz olup, boyanabildiği yıllar...
Bir kaç ayakkabıyı alıp, balkona gittim. Güneşli havada keyifle ayakkabılarımı boyarım, mis!
Okul ayakkabımın içine sol elimi daldırdım, sağ elimde boya...
Elime bir şey geldi, tırstım. Böcek miydi yoksa?
Ayakkabıyı şöyle bir salladım, çekirdekmiş. Attım, gitti.
Spor ayakkabımı beyaza boyayacağım. Elime bir şey değdi.
"Amaaan, çekirdektir nasılsa"
Görmeden elimi daldırıp, aldım. Film koptu!
Sokaktan geçen herkes hatta karşı evlerdekiler bile bana bakmaya başladı.
Aaaaaaaaaaa! hayır, haaaa-yırrrrrr! yaaa hayırrrr yaaaa!
Mendebur... Elime yapıştı gitmiyor sanki, sallıyorum düşmüyor.
Saniyeler saatler gibi geliyor bana.

Telefon konuşması
Yine lise yılları...
Eve yeni bağlanan telefon, televizyonun yanındaki yerini bulmuş.
Sevgilimin arama ihtimaline karşı, çalan her telefona ben atlıyorum. Ve işte oooo!
Konuşurken fark ediyorum, televizyonun altından çıkıveriyor mübarek...
Çığlık atasım var da, karizmayı çizdirmeye niyetim yok.
Güçsüz görünmemek, ertesi gün alay konusu olmamak için kendimi tutup
televizyonun yanında duran böcek ilacıyla müdahale ediyorum.
Sıkıyorum, sıkıyorum, sıkıyorum...
Yok! Adeta karafatma bana bakıp kahkaha atıyor.
Elim ayağım ter içinde...
Ortalık tuhaf bir biçimde mis gibi kokuyor.
Sevdiğim çocuk durgun halimden şüpheli "neyin var?" deyip duruyor.
İlacı elime alıp okuyorum ; ODA SPREYİ
Hay bin laneeeeet!
Kaçmayı bile düşünmeyip, pis pis sırıtan böceğe diğer spreyle (bu defa ki doğru)
saldırıyorum. Başarılı!

Annannemin dediği gibi "sevmediğin ot, başında biter"
Yabancı bir evde, yıllarca görülmemiş böceği ben görürüm.
Çöpün kapağında bekleyen böcek, ben ayak pedalına basınca zıplar önüme düşer.
Rulo halindeki halıyı sererken içinden Emel Sayın çıkacak diye düşünüp gülümserken,
hamamböcekleri yayılıverir.
Evimin her tarafında tabletler olmasa ve sevgili böcek avcısı kediciğim, Yeliz'im olmasa n'apardım?

Bir hamamböceğiyle karşılaştığımda kendimi kaybedişim, saç diplerime kadar terleyişim,
ağlamaya başlamam ve en korkuncu...
Çığlıklarım!



Bu yüzdendir ki, bana göstermeden bu sorunu halleden kahramanımdır.
Candır...

Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY 

1 Ocak 2012 Pazar

(2011) Neler Oldu Neler!

8 Ocak : Başbakan Erdoğan, Kars Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen açılış töreninde, kentteki "İnsanlık Anıtı"na ilişkin, "Burada Hasan Harakani Hazretlerinin hemen yanı başında bir ucube ortaya koymuşlar, bir garip şey dikmişler. Konuyla ilgili olarak Belediye Başkanımız görevini süratle yerine getirecektir." dedi.
17 Nisan : Kars'taki İnsanlık Anıtı'nın temel taşları kepçe ile söküldü.


2 Şubat : Sunucu ve oyuncu Defne Joy Foster, Kadıköy'de Kerem Altan'ın evinde ölü bulundu.


4 Şubat : "Devrimci Karargah Örgütü" soruşturması iddianamesinde, tutuklu sanıklardan Emniyet Müdürü  Hanefi Avcı'nın 22 yıl 6 ay ila 49 yıl 6 ay hapisle cezalandırılması istendi.


14 Şubat : Ergenekon soruşturması kapsamında Oda TV yöneticisi Soner Yalçın gözaltına alındı.


27 Şubat : Eski Başbakanlardan ve Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan kalp yetmezliği nedeniyle 85 yaşında yaşamını yitirdi.


3 Mart : Ergenekon Soruşturması kapsamında evleri aranan gazeteci-yazar Ahmet Şık ve gazeteci Nedim Şener gözaltına alındı.


8 Mart : 14 yaşındaki B.Ç'ye cinsel istismardan 13 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 2.5 yıl hapis yatan Hüseyin Üzmez serbest bırakıldı.


14 Mart : İbrahim Tatlıses İstanbul'da uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralandı.


24 Mart : Tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" kitabının dijital kayıtlarına, İthaki Yayınevi ve Radikal Gazetesi'ne yapılan polis operasyonuyla el konuldu ve kopyaları silindi.


28 Mart : YGS'de bazı okullardaki tüm adayların kız olduğu ortaya çıktı.


1 Nisan : YGS'de basına dağıtılan kitapçıktaki cevap şıklarının "şifreli" olduğu iddiası ortaya atıldı.


18 Nisan : Ressam Bedri Baykam, İstanbul'daki Akatlar Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kars'taki İnsanlık Anıtı ile ilgili bir toplantıdan çıkarken bıçaklı saldırıya uğradı.


27 Nisan : Başbakan Erdoğan, kamuoyunda "çılgın proje" olarak adlandırılan "Kanal İstanbul" projesini tanıttı.


31 Mayıs : Başbakan Erdoğan'ın Artvin Hopa'daki mitinginin ardından çıkan olaylarda, AK Parti konvoyundaki araçlar taşlandı. Polisin yoğun biber gazı sıktığı protestoculardan emekli öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetti, bir polis yaralandı.


6 Haziran : 12 Eylül darbesiyle ilgili Ankara'daki soruşturmada eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ifadesi alındı.


12 Haziran : Türkiye genel seçim için sandık başına gitti. AKP % 49.80, CHP % 25.98, MHP % 13.02, Bağımsızlar %6.59 oy aldı. TBMM'de Ak Parti 326, CHP 135, MHP 53 ve BDP destekli bağımsızlar 36 sandalye kazandı.


28 Haziran: CHP'li 134 milletvekili, tutuklu vekiller Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye edilmemelerini protesto amacıyla Meclise gelmelerine rağmen yemin etmedi. BDP destekli bağımsızlar ise TBMM'ye gelmedi.    


5 Temmuz : ÖSYM, Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzundan "başı açık fotoğraf" koşulunu kaldırdı.


6 Temmuz : Türkiye Cumhuriyeti'nin 61. Hükümeti kuruldu.


25 Temmuz : İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetiyle ilgili yargılanan Ogün Samast'ı 21.5 yıl hapis cezasına çarptırdı.


29 Temmuz: Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay YAŞ öncesi emekliliklerini istedi. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkan Vekilliği'ne getirildi.


12 Ağustos : İkinci Ergenekon Davası'nın tutuklu sanığı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Silivri'deki duruşma salonunda milletvekili yemin metnini okudu.


13 Ağustos : Marmara Depremi'nde Çınarcık'ta yaptığı konutların yıkılması sonucu 195 kişinin ölümünden sorumlu tutularak 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Veli Göçer tahliye oldu. 


1 Eylül : Konya'da otobüs durağında ağır yaralı halde bulunan, 4 gün boyunca aç ve susuz bırakıldığı belirlenen Meral Tahta, tedavi gördüğü hastanede 43 gün sonra hayatını kaybetti.


4 Eylül : Tunceli'de halı sahada futbol maçı yapan polislere yönelik silahlı saldırıda, bir komiser ile eşi şehit oldu.


28 Eylül : BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasına ilişkin soruşturmada, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.


1 Ekim . BDP'li vekiller yemin etti.


19 Ekim : Hakkari'nin Çukurca ilçesindeki terörist saldırıda 24 asker şehit oldu, 18 asker yaralandı.


23 Ekim : Türkiye, Van'da meydanagelen 7.2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı, 604 kişi hayatını kaybetti. Kentte 75 öğretmen de yaşamını yitirdi. Enkaz haline gelen binalardan 222 vatandaş sağ çıkarıldı.


9 Kasım : Van, merkez üssü Edremit olan 5.6 büyüklüğünde ikinci depremle sarsıldı. 39 kişinin hayatını kaybettiği depremde Bayram Oteli'nin enkazı altında kalan DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir de can verdi. Japon yardım ekibinden Atsushi Miyazaki de kurtarılamadı.


13 Kasım : Ergenekon soruşturması kapsamında 10 martta mahkemeye sevk edilen ve Oda TV'ye ilişkin davanın tutuklu sanığı MİT görevlisi Kaşif Kozinoğlu, cezaevinde iken "yoğun spor" nedeni hayatını kaybetti.


18 Kasım : Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Münevver Karabulut'un öldürülmesine ilişkin davada, sanık Cem Garipoğlu'nu, "çocuğa karşı tasarlayarak, canavarca bir hisle ve eziyet ederek öldürmek" suçundan 24 yıl hapis cezasına çarptırdı.


30 Kasım : Bedelli ve dövizli askerlik, TBMM Genel Kurulu'ndaki oylamayla kabul edildi.


10 Aralık : "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, "Karagümrük Çetesi" soruşturması kapsamında tutuklandı.       


12 Aralık : Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, futbolda şike iddialarına ilişkin davada, BJK yöneticisi Serdar Adalı ve teknik direktörü Tayfur Havutçu'nun da aralarında bulunduğu 8 kişinin tahliyesine karar verdi.

25 Aralık : Cumhuriyet Döneminin en eski sinema salonu olan Beyoğlu Emek Sineması'nın yıkımına karar verildi.
28 Aralık : Türk savaş uçakları, Şırnak'ın Uludere ilçesi'nin Irak sınırındaki kesimini bombaladı. Sınırda kaçakçılık yapan çoğu çocuk 35 sivil insanın ölümü üzerine yapılan, "Eğer yapılan bir hata varsa, yanlış varsa, kusur varsa, hukuk devleti mantığı içerisinde bu tespit edilecektir" açıklaması tepkilere neden oldu.


31 Aralık : Bir gelenek daha bozulmadı. Köprü, otoyol, doğalgaza zam yapıldı.


Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY