15 Şubat 2012 Çarşamba

Sessiz sinema / Sessizsin ama...

1860 yılında icat edilen, diyalogları olmayan, mesajını görüntüler aracılığıyla aktardığı için sesli filme göre daha evrensel bir dile sahip olan sessiz film; oyunculuk açısından beden dili ve mimikler üzerinde önemli ölçüde vurgu yapmayı gerektirir.

Sessiz Film Oyunu
Takımlar oluşturulur. Takımın bir oyuncusu anlatıcı seçilir. Belirlenen süre dahilinde arkadaşlarına, rakip takımın belirlediği filmi anlatmaya çalışır.
Sessiz film oyununda da beden dili ve mimikler önemlidir. Sessiz de olsa bir jargonu vardır.
Baş parmak yukarı - yabancı film
Baş parmak aşağı  - yerli film
İki sayısını göstermek - İki kelimelik bir film adı
Özel isimler için önceden belirlenen semboller kullanılır.
Kelime bulunduğunda anlatıcı elini cebine vurarak "cepte" hareketi yapar.

Bir bakış bile yeterli olur bir şeyleri anlatabilmek için.
Söz yoksa...Olamıyorsa...Göz de yeter.

Bazen korkular, bazen anlaşılmama duygusu, bazen de nasıl tepki alacağını bilmemenin verdiği belirsizlik bizi duygularımızı ifade etmekten alıkoyar.
Her ne olursa olsun korkuları bir kenara bırakıp, "ben bu olayda böyle hissediyorum" diyebilmekte yatar  uzun vadeli kazanç...

Kaybetme korkusu merkezinde;
Öfke sindirilir, bastırılır. Sevgi sindirilir, bastırılır. Beğeni sindirilir, bastırılır. Kıskançlık sindirilir, bastırılır.
Bastırılmış duygular, naftalinleyip sandığa kaldırılmış bir eşya gibi sessiz, sakin dururken yaşanabilecekler engellenir / ertelenir.
Yaşanacaklardan kendin mahrum bırakma halidir, duyguları saklamak.

"Duygularımı saklamayı seviyorum ama... / Sonra bulamıyorum"


Söz yoksa, göz de olur.
Ses yoksa, mimik de olur.
Beden dili de olur vesselam...
Ama poker masasında değilsek, saklanmanın alemi yok.

İki kelime...Yabancı...Çok yabancı...
İkincisi...

Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.
BY   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder